Akademisyenler, Oxford Üniversitesi’nin rahatsızlık ve toplumsal medyaya ilişkin politikalarının ifade özgürlüğünü korumada başarısız olduğu mevzusunda uyardı
Bir grup Oxford araştırmacısı, üniversitenin rahatsızlık ve toplumsal medya politikalarının “sinir bozucu bilimsel niteliği olan özgürlük” kullandığını söylüyor
Oxford’dan bir grup akademisyen, konuşma özgürlüğünü engellediği korkusuyla üniversitenin rahatsızlık politikalarının ve toplumsal medya yönergelerinin değiştirilmesi çağrısında bulunmuş oldu.
Üniversitenin rahatsızlık ve toplumsal medya kullanımına ilişkin politikalarının “yasal konuşmayı” yasakladığını ve bundan dolayı üniversitenin ifade özgürlüğünü koruma mevzusundaki yasal görevini ihlal ettiğini söylediler.
Dons, “Bu politikalar, bu üniversitenin can damarı olan bilimsel niteliği olan özgürlüğü baltalıyor ve bilimsel niteliği olan kariyerlere zarar veriyor” dedi.
Değişimler, sosyoloji profesörü Michael Biggs ve felsefe öğretmeni ve arkadaşı Roger Teichmann tarafınca Oxford’un egemen organı Congregation’a sunulan ve pastoral teoloji profesörü Nigel Biggar da dahil olmak suretiyle yedi şahıs tarafınca imzalanan bir soruda istendi.
Oxford Üniversitesi Talebe Birliği’ne liderlik eden ilk Hintli hanım talebe olan Rashmi Samant’ı eleştiren Oxford akademisyeni Abhijit Sarkar’ın “Hindufobi” ile suçlanmasının arkasından internette saldırı ve katliam tehditlerine maruz kaldığını söylemesinin arkasından geldi.
Dr Sarkar, Hanımefendi Samant ve ailesini Instagram’da aşırı sağ Hindu milliyetçiliği ile ilişkilendirdi ve bu gönderi polise suç duyurusu edildi ve başka bir işlem yapılmamasına karşın soruşturma başlatıldı.
Times Higher Education internet sayfası, Samant’ın seçildikten kısa bir süre sonrasında görevinden çekilme ettiğini ve iddialar sebebiyle dini için hedef alındığını ve zorbalığa uğradığını söylediğini bildirdi. Dr Sarkar’ın kendisini rahatsızlık ettiğine dair şikayeti üniversite tarafınca onaylandı.
Oxford Üniversitesi raporu, AB öğrencilerindeki düşüşten Brexit’i görevli tuttu
Akademisyenler, mevcut politikaların “hukuka aykırı” bulunduğunu ve üniversitenin bilimsel niteliği olan özgürlüğü koruma görevine uymadığını söylemiş oldu.
Devlet çalışanının birbirlerine “profesyonellik” ve “nezaket” ile davranması gerektiğine dair toplumsal medya yönergelerini eleştirdiler ve şunları belirttiler: “Bilimsel niteliği olan personelin bu şekilde davranması gerekliliği makul sadece yasal olarak temelsizdir – saygıdan, profesyonellikten vb. yoksun konuşmalar hala serbesttir. hukuk içinde konuşma.”
“İlke olarak, [social media] Hoşgörü, özgür fikir ve ifade özgürlüğü üstüne kurulmuş bir kurum olarak üniversitenin politikası, her koşulda toplumsal medya platformlarının politikasından daha liberal ve açık fikirli olmalıdır”.
Akademisyenler, bilimsel niteliği olan özgürlüğün güvence altına alınmamasının “üniversitenin itibarı için ciddi bir risk oluşturduğunu” söylemiş oldu.
Üniversiteden meydana getirilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Üniversitenin, üniversite topluluğunun bir üyesinin aynı topluluğun bir üyesi tarafınca muameleye doğal olarak tutulmasıyla ilgili endişelere cevap olarak harekete geçmesi hem izinlidir hem de zorunludur ve üniversite, politikasının ve Rahatsız etme prosedürü ve toplumsal medya rehberliği, yasal yükümlülüklerini yansıtıyor ve bunlara uyuyor.”
Comments are closed.