İşgalden kurtarılan Balakliya’da bazı siviller, elektrikli işkenceye uğradıklarını söylüyor

57 dakika ilkin
Orla Guerin – Ukrayna, Balakliya
Ukrayna’nın şimal doğusunda başlatılan karşı taarruzda, Ruslar’ın elinde olan geniş topraklar ele geçirdi ve Rus askerleri kaçmak zorunda bırakıldı.
Sadece hemen hemen özgürleştirilmiş bu topraklarda, üzüntü ve rahatlama bir arada yaşanıyor. İşgal süresince yaşanmış olan işkenceye ilişkin tanıklıklar gün yüzüne çıkıyor.
Harkov yakınındaki Balakliya’da yaşayan Artem, BBC’ye 40 günden fazla Ruslar tarafınca tutulduğunu ve elektrikle işkenceye uğradığını söyledi.
Balakliya 8 Eylül’de işgalden kurtarıldı. Kasaba altı aydır Rusların elindeydi.
Anlatılanlara bakılırsa, acımasızlığın merkezi şehrin polis merkeziydi. Ruslar burayı üs olarak kullanıyordu.
Artem, öteki hücrelerden de acıya bağlı çığlıklar duyduğunu söylemiş oldu.
İşgalcilerin feryat seslerinin öteki hücrelerde duyulması için yüksek bir sesi olan havalandırmayı da kapattığını söyleyen Artem, bayanlara dahi işkence yapıldığını söyledi.
Artem bazı kişilerin gün aşırı elektrik şoku işkencesine uğradığını, kendisine ise bir kez elektrik verildiğini söylemiş oldu:
“İki kabloyu tutmaya zorladılar beni.
“Bir elektrik jeneratörü vardı. Ne kadar süratli döndürülürse voltaj o denli artıyordu. Eğer bırakırsan seni bitiririz dediler.
“Sonrasında sual sormaya başladılar. Yalan söylediğimi iddia ettiler ve jeneratörü döndürmeye başladılar. Voltaj giderek arttı.”
Balakliya halkı konu alıyor
Artem, kardeşinin üniformalı fotoğrafının bulunması sebebiyle Ruslar tarafınca tutulduğunu söylemiş oldu.
Artem, Balakliya’daki bir başka adamın de Ukrayna bayrağı taşıması sebebiyle 25 gün tutsak tutulduğunu söylemiş oldu.
İlkokul yöneticisi Tatiana da aynı polis merkezinde 3 gün tutulduğunu söyledi.
Tatiana da öteki hücrelerde feryat duyduğunu söylemiş oldu.
O polis merkezini ziyaret ettik ve dar hücrelerden birinde duvara kazınmış yakarış sözleri gördük. Duanın yanında kaç gün geçirildiğini gösteren çentikler de vardı.
Ukrayna polisi iki kişilik hücrelere sekiz şahıs kadar konulduğunu söylemiş oldu.
“Putin niçin benim çocuğumu öldürdü?”

Kaynak, Getty Images
Balakliya yollarında zırhlı araçlar terk edilmiş durumda… Şehir merkezinde ise Ukrayna bayrağı tekrardan dalgalanıyor.
Besin yardımı icra eden bir kamyonun çevresinde kalabalık toplanıyor. Sıraya girenlerin bir çok yaşlı ve bitkin kişiler… Fakat aynı sırada birbirlerine uzun süre sonrasında rastlayan arkadaşların mutluluğu da var.
Buraya kısa bir yürüyüş mesafesinde, komşuları tarafınca hızlıca gömülen birinin mezarına geliyoruz.
Ahşap haç ile işaretlenen gömüt, Petro Şekel adlı bir taksiciye ilişik. Yanında ise kimliği halen bilinmeyen yolcusu gömülmüş…
Polis cenazeleri mezardan çıkararak ceset torbasına koyarken havayı ölümün kokusu kaplıyor.
Yetkililer bu iki adamın, işgalin son gününde Rus denetim noktasında vurulduğunu söylüyor.
Petro’nun anası Valentina, oğlunun cenazesine bakarken haykırmaya başlıyor, “Putin’e sormak isterim, niçin benim çocuğumu öldürdü?” diyor.
Ve devam ediyor:
“Niçin? Bu silahlarla buraya gelmesini kim istedi? Yalnız çocuklarımızı değil bizi de, anneleri de öldürdü. Bugün ben ölü bir kadınım. Tüm dünyadaki annelere sesleniyorum, katile karşı isyan edin”

Kaynak, Getty Images
Balakliya yolunda, Rusya’da muharebeye desteği sembolize eden ‘Z’ harfi çizilmiş askeri araçları görüyoruz.
Rusların kaçarken bu tarz şeyleri geride bıraktığı anlaşılıyor.
Yakındaki bir köyde, okula verilen zarar bizlere gösteriliyor. Mahalli yetkililer, Rusların ayrılırken bu binaya zarar verdiğini söylüyor.
Harkov’un bölge valisi Oleh Syniehubov, yıkıntılar içinde öncelikli olanın su ve elektrik sağlanması bulunduğunu konu alıyor. Sadece enerji hatlarına giden yolların mayınlanmış olmasından korkuluyor.
Rusların geri döneceğini düşünüp düşünmediğini soruyoruz, “Savaştayız, devamlı çekince var” yanıtını veriyor.
Comments are closed.