Ukrayna savaşı: Rusların ilhak ettiği Zaporijya’dan kaçanlar ve kalanlar
13 dakika ilkin
James Waterhouse | BBC News, Zaporijya

Zoporijya kentinin otoparkına her gün polis eşliğinde konvoylarla insan geliyor.
Ukrayna’nın güneyinde Rusya’nın işgali altındaki topraklardan tehlikeler atlata atlata sonunda bölgenin yönetim merkezi olan ve tamamen Ukrayna’nın denetimindeki Zoporijya’ya ulaştılar.
Ne var ki burası da Rusya’nın, referandum adını verdiği fakat Ukrayna ve Batı’nın tam bir göz boyama olarak nitelediği beş günlük bir oylamadan sonrasında, resmen ilhak ettiğini açıklamış olduğu dört bölgeden biri.
Polise belgelerini uzatanlardan biri Anton Osenev, Rusların, yaşamış olduğu Melitopol’de kendisini iki kez kendi ülkesine karşı tabanca altına almaya çalıştığını söylüyor.
“Birinci denemelerinde evde yoktuk. İkincide bir süre evimizde kaldılar” diyen Osenev, hamile eşi orada olmasa kendisini alıp götürmüş olacaklarını düşünüyor:
“Hâlâ neler bulunduğunu anlayamıyorum. Bir kendimize gelmemiz lazım.”
Rusya’nın duyuru ettiği ilhak sonucu buradaki insanoğlu için bir şey ifade etmiyor. Fakat Rusların işgal ettikleri bölgeleri korumak için mahalli halkı savaşmaya zorlamasından ya da daha öldürücü silahlar kullanmasından korkuyorlar.
Rusya’nın istediği de bu; gelecek hakkında belirsizlik yaratmak.

Zaporijya kentinden güneye cephe hattına doğru gittikçe yollar boşalıyor.
Yol kenarlarında azca sayıda insan yürüyor. Arada bir, bir otomobil ya da askeri vasıta hızlıca geçiyor. Burası fazla oyalanılacak bir yer değil.
Yolda trafik değilse de denetim noktalarının sayısı giderek artıyor. Ukrayna güçleri bu noktalardan geçenleri denetliyor ve kimlerin Rus işgali altındaki bölgelerden geldiğini tespit etmeye çalışıyor.
Ukrayna ordusunun bizlere verdiği eskortla denetim noktasını geçince, dümdüz bir yola çıktık.
Yarım saat sonrasında ufak bir köy olan Komişuvaka’ya vardık.
Geniş ve dümdüz uzanan yolun etrafını saran hasarlı birkaç ev. Camların bir çok suntayla kapatılmış. Bu güz öğleden sonrasında neredeyse hiçbir ses duyulmuyor.
Eğer bir 17 kilometre daha gitseydik ilk Rus denetim noktasına gelecektik.
Bölgenin merkezi tam olarak Ukrayna kontrolünde fakat Zaporijya bölgesinin büyük kısmı Rusların denetimi altında.
İlhak açıklaması ise buradaki varlıklarını devamlı hissettirmeye yönelik çabalarının bir devamı.
Komişuvaka köyünde rastladığımız insanoğlu açısından her şey fazlaca acımasız.
Liyubov Smirnova adındaki hanım göz yaşları içinde bizi, bir zamanlar evinin bulunmuş olduğu yanmış harabeye götürüyor.
Mayıs ayında bir roket isabet etmiş. Smirnova sadece son günlerde dönmeye cesaret edebilmiş:
“Putin’in izlediği siyaset hepimizi mahvedecek. Halkımıza karşı bir soykırım bu. Devamlı baskı altındayız. Kelimelerle anlatılır benzer biçimde deil. Komişuvaka her gün ateş altında.”

İnsanlar çoğu zaman gün ortasında oluşturulan alevden korunmak için dışarı çıkmadıklarını konu alıyor. Şu anda ise köyde bir tek kuş sesleri ve tek tük köpek havlaması duyuluyor.
Birden, geride kalanların çoğunun hanım bulunduğunu fark ediyorsunuz. Komişuvakalı adamların bir çok savaşmaya gitmiş ya da başka bölgelere göçmüş.
Biraz ileride bir binanın önünde karşılaştığım üç hanım, 70 senedir bu evde yaşıyor.
“Kış geliyor ve evde tek bir sağlam pencere yok” diyorlar; “Barut fıçısı üstünde oturuyor gibiyiz.”
Yaşadıkları bölgenin yarısını Rusların ilhak etmesini iyi mi karşıladıklarını sormuş oldum:
“Bağımsız ve özgür bir Ukrayna var olmak zorunda. Biz hiç kimseye saldırmadık, kimsenin canını yakmadık, kimseden bir şey istemedik. Yalnız eskisi benzer biçimde yaşamaya devam etmek istiyoruz”
Boş anaokulunun yangın çıkışının arkasında bir etkinlik var. İçerde üç hanım patates yıkamakla ve krep yapmakla uğraşıyor.
Yemekleri kim için pişirdiklerini bilmiyorlar. Ukrayna ordusunun talimatıyla pişiriyorlar.

Büyük bir tenceredeki yemeği karıştıran Anjela’ya köyünün Ruslar tarafınca duyuru edilen yeni “sınır”a bu kadar yakın olması mevzusunda ne düşündüğünü sormuş oldum.
“Biz bunu istemiyoruz. Biz eskiden iyi mi yaşıyorsak ona dönmek istiyoruz. Her şey iyiydi. Her şey yolundaydı.”
Yemeği daha süratli karıştırıyor:
“Biz bu şekilde büyüdük. Çocuklarımız da bu şekilde büyüdü. Torunlarımız da.”
Comments are closed.